bread

LEYLEKLERİN UZUN GÖÇ YOLCULUĞU

İlkbaharın habercisi leylekler, özellikle Türkiye’de en sevilen hayvanlardan biri. Öyle ki, leyleği havada görenlerin o yıl çok seyahat edeceğine, evinin çatısına leylek konanların da yakın zamanda ev sahibi olacağına inanılıyor.

Anadolu sadece medeniyetler için değil, hayvanlar için de bir köprü görevi görüyor. Bahar ve yaz aylarını Avrupa ve İskandinav ülkelerinde geçiren göçmen kuşlar, ağustos ayından itibaren kışı geçirmek üzere Afrika ve Uzakdoğu’ya doğru göç etmeye başlıyorlar. Mart ayından itibaren göçmen kuşların konaklama ve geçiş yeri haline gelen Anadolu bu dönemde yaklaşık 5 milyar göçmen kuşa ev sahipliği yapıyor. Bunların içinde en ilgi çekici türlerden biri olan leylekler, yeni doğan bebekleri ailelerine getirmeleri gibi tarih boyunca çeşitli efsanelerin konusu olmuşlar. 19. yüzyılda Hans Christian Andersen’in “Leylekler” adlı masalıyla popüler hale gelen bu efsanenin çıkış yeri Avrupa, fakat Filipinler’den Güney Amerika’ya kadar geniş bir coğrafyaya yayılmış durumda.

Göç yolları ve göçün nedenleri
Çoğunlukla Sahra Çölü’nün altında kalan tropikal Orta Afrika’dan Güney Afrika’nın güneyine ve hatta Hindistan’ın güneyine kadar olan geniş bir coğrafyada kışı geçiren leylekler, Avrupa ve Anadolu’dan Afrika’ya göç ederken doğrudan Akdeniz üzerinden geçmezler. Denizin dar olduğu Çanakkale ve İstanbul boğazlarını kullanarak, doğuda İskenderun Körfezi, Amanos Dağları, Rift Vadisi uzantısını geçerek Süveyş Kanalı üzerinden Nil Nehri boyunca yollarına devam ederlerken, batıda da Cebelitarık Boğazı’nı kullanırlar. Göç rotalarının karaya bağımlı olmasının nedeni uçmak için gereksinim duydukları sıcak hava termallerinin deniz üzerinde oluşmamasıdır. Uzun mesafeleri az enerji harcayarak kat etmek için, kanat çırpmadan, süzülerek uçarlar. Gündüzleri yerden yükselen bu sıcak hava akımlarının içinde dönerek yükselirler. Termalin büyüklüğüne göre 3300 metreye kadar yükseldikten sonra, bir sonraki termali yakalayana kadar alçalarak süzülürler. Bu sayede rotaları üzerinde ilerlerken daha az enerji harcarlar. Termaller olmasaydı, leyleklerin kanat çırparak göç etmeleri, enerji sorunu nedeniyle imkansız olurdu. Bu sayede yaklaşık yüzde 27’lik bir enerji kazançları oluyor. Gündüz göç eden leylekler, gece olunca termallerin kaybolmasıyla ertesi sabaha kadar uygun yerlerde konaklıyorlar. Göçe devam edemeyecek kadar yorgun oldukları zaman, geceledikleri alan güvenli ve besin açısından zengin ise, birkaç gün burada dinleniyorlar.

Pekiyi, neden kuşların bir kısmı ucunda ölüm olsa da uzun göçlere kalkışıyorlar? Neden yaşam bölgelerinde kalıcı olamıyorlar? Kuşları göçe zorlayan sebeplerin başında soğuktan kaçmak ve besin bulmak gibi nedenler olduğu düşünülse de; bunlar birçok sebebin sadece bir kısmı. Çünkü çoğu, gerekli besin ve elverişli iklim şartlarına sahip bölgelerden çok daha uzağa yolculuk yapıyorlar. Hatta bazıları havaların soğuması ve besin kıtlığının başlamasından önce güneye inmeye başlıyorlar.

Göç etmenin getirdiği yetenekler
Bir sonraki baharda aynı üreme alanına dönecek olan leylekleri, göç sırasında besin azlığı, avcılık, çevre kirliliği gibi pek çok tehlike bekliyor. Yorucu ve tehlikeli olan göçü gerçekleştirmek üzere, binlerce yıldır birbirinden ilginç pek çok yetenek geliştirmişler. Yapılan araştırmalar kuşların gündüz güneşe, gece ise ay ve yıldızlara göre uçacakları yönü tayin edebildiklerini gösteriyor. Kuşların çoğu gibi leylekler de gündüz vakti güneşe göre hareket ediyorlar. Ardıç kuşlarının gökyüzünü göremeyecekleri şekilde yuvarlak bir kafese konduklarında huzursuzluğa kapılarak mevsimlik göç istikametlerine döndükleri tespit edildi. Göçmen kuşlar; Güneş, ay ve yıldızları göremedikleri halde yönlerini nasıl buluyorlardı? Yapılan araştırmalar birçok hayvanın biyolojik pusulalara sahip olduklarını ortaya çıkarıyor. Göçmen kuşların boyun kısımlarında ferromanyetik taneciklerin bulunduğunu ve demir açısından zengin bir mineral olan “manyetit”ten oluşan bu taneciklerin yerkürenin manyetik alanına göre hassasiyet gösterdikleri keşfedildi. Göçmen kuşlar, bu doğal pusulalarından göç esnasında en yüksek biçimde faydalanıyorlar. Dünyanın manyetik alanının kuvvet çizgilerine göre kendi konumlarını tespit ederek doğru yönü buluyorlar. Kafalarının içindeki bu pusula sayesinde kapalı havalarda da yollarını kaybetmiyorlar. Bulutlu bir günde bile yönlerini şaşırmıyorlar. Kuşların yönlerini koku alarak da bulabildikleri ortaya çıkarılmış. Havadaki zerrecikleri algılıyorlar ve bunlar yardımıyla yer tespiti yapabiliyorlar.

Leylek çiftleri birlikte kuluçkaya yatıyor
Bir metreyi geçen boyuyla su kenarlarında yaşayan büyük bir kuş türü olan leylekler; böcekler, balıklar, amfibiler, sürüngenler, küçük memeliler ve kuşlar gibi çok geniş bir besin aralığına sahip. Tek eşliler, ancak eşler arasında hayat boyu sürecek bir bağ bulunmuyor. Hem erkeği hem de dişisi, yuvalarını birkaç yıl kullanılabilecek şekilde saz ve samandan yapıyor. Dişi leylek her yıl bir kereliğine dört yumurta yumurtluyor. Leylek çiftlerinin her ikisi de kuluçkaya yatıyor ve yavruları birlikte besliyor. Yavrular bir ayı biraz geçince yumurtadan çıkıyor. Doğduktan yaklaşık iki ay sonra yuvadan ayrılsalar da 7 ila 20 gün kadar ebeveynleri tarafından beslenmeye devam ediyorlar. Sonbaharda yavrularıyla birlikte kışlama alanına geri dönüyorlar.

Kaynaklar

http://www.hayvanbilgisi.com/yaban-hayvanlari/gocmen-kuslar-395/
http://biyologlar.com/leyleklerin-goc-yollari
https://www.sabah.com.tr/yesilekran/2014/05/12/turkiyeden-5-milyar-gocmen-kus-geciyor
https://tr.wikipedia.org/wiki/Göçmen_kufllar
https://tr.wikipedia.org/wiki/Leylek

Leyleklerin Uzun Göç Yolculuğu, Tetra İletişim tarafından, Taksim International Group Hotels için üretilen “Taksim International” dergisinin "Kış 2018" sayısında yer aldı. Belkıs Dalkıranoğlu tarafından hazırlanan haberin sayfa tasarımı ve uygulaması Ayşen Kızılkaya tarafından yapıldı.