bread

Yulduz Usmanova: İşçi mahallesinin parlayan Yıldız’ı…

Yulduz Usmonova Türkiye’de ‘İnadım’ adlı albümünü çıkarıncaya kadar çok inat etmek zorunda kaldı. Şarkı söylemesine karşı çıkan ailesinden mahallenin baskısına kadar pek çok güçlüğü inadı sayesinde yenen Usmonova, bugün dünyaca tanınan bir sanatçı.

Özbek sanatçı Yulduz Usmonova’yı müzik ortamının içinde bulunanların dışında pek kimse tanımıyor olabilir. Ama Candan Erçetin’in çıkış şarkısı da olan “Yalan” gibi bestesi ona ait olan pek çok şarkı uzun süre dillerde kaldı ve hafızalardaki yerlerini hâlâ koruyor. fiarkılarını yıllardır başka sanatçılardan dinlediğimiz Usmonova, yakın zamanda Türkiye’de çıkan ilk albümü “İnadım” ile daha geniş kitlelere ulaşmayı hedefliyor.

“İnadım” albümü nedeniyle kendisiyle görüşmeye gittiğimizde, Usmonova ile ilgili bilgilerimiz sınırlıydı elbette. Ama dünyaca tanınan bir sanatçı olduğunu, Madonna ve Sezen Aksu ile kıyaslandığını biliyorduk. Böyle bir sanatçıyla bir dil kurabilmek güç olabilir, kaygısını taşımamak mümkün değildi haliyle. Ama Usmonova daha ilk karşılaşmada bütün bu kaygının dağılmasını sağlayacak kadar içten ve sıcakkanlı bir sanatçı olduğunu hissettirdi. Albüm odaklı başlayan keyifli sohbet uzadı, konuştuğumuz konular çoğaldı.

“Allah vergisi bir yetenek”

Özbekistan’ın Margilan kasabasında doğan Yulduz Usmonova küçük yaşlarda şarkı söylemeye başladı. Okulda, sokakta, tekstil atölyesinde işçilik yaparken her fırsatta şarkı söyleyen Usmonova’yı ilk keşfeden müziğe tutkun olan babasıdır. İlk ustası, elinden tutup büyük sanatçılarla tanıştıran ise Ermeni sanatçı Gavhar Rahimova’dır.

Ama müsizyen olma yolunda attığı ilk adımlar hiç de kolay olmamış Usmonova’nın. Sekiz çocuklu bir işçi ailesinin kızı olan Usmonova, “ilk dinleyicim” dediği babasının ona duyduğu güven olmasa, belki bugün karşımızda dünyaca tanınan bir sanatçı olma şansını asla kazanamayacaktı. Çünkü doğduğu kasabada şarkı söyleyen kızlara iyi gözle bakılmıyor ve bu yüzden erkek kardeşleri onun şarkı söylemesine karşı çıkıyorlardı.

İşte burada Ermeni sanatçı Gavhar Rahimova devreye giriyor. Usmonova’nın dediğine göre Rahimova aileyi karşısına alıyor ve “Yulduz kızınız olabilir, ama Allah vergisi bir sesi var, ona engel olmayın” diyor. Usmonova’nın konservatuara girmesine önayak olan Rahimova, onu dönemin ünlü sanatçılarıyla da tanıştırıyor. Doğrusu Usmonova da, “benim büyük şansım” dediği ustasını hayal kırıklığına uğratmamışa benziyor; işçi mahallesinde parlayan ve dünyaca tanınan bir yıldız olmayı başarıyor.

Özbek müziğinden dünya müziğine

Müzikle profesyonel olarak ilgilenmeye başlayan Usmonova’nın o yıllarda en büyük hayali, şarkılarının bütün Rusya’da dinlenmesiymiş. Bu hayalini anlatırken, “Rusya benim için bütün dünyaydı çünkü” diyor. 1987 yılında çıkan “Mayde Mayde” adlı ilk albümü beş milyon satınca bu hayalini de gerçekleştiriyor sanatçı. İlk albüm yakaladığı başarıyla dünyanın kapılarını da kendisine açıyor.

İlk uluslararası albümü Almanya’da çıkan sanatçı değişik ülkelerde konserler verdi. Tina Turner, Scorpions, Peter Gabriel gibi sanatçılarla ortak çalışmalara imza attı. Yurtdışında edindiği başarının rüzgarıyla 1996’da Türkiye’ye albüm çıkarmak üzere geldi. Ancak piyasa koşullarından duyduğu rahatsızlıktan ötürü projeyi ertelemek zorunda kaldı.

“Dediklerim anlaşılsın istiyorum”

Yıllar sonra Türk müzikseverlerin karşısına çıkma olanağı bulan sanatçı mutluluğunu gizlemiyor. Türkçe bir albüm hazırlamış olmasını da, insanlara ulaşabilme çabası olarak ifade ediyor ve şöyle devam ediyor:  “Ben söz yazıyorum ve bu sözlerde fikirlerim var. Benim şarkılarımda mesaj var, dediklerim anlaşılsın istiyorum. 25 yıldır müzik yapıyorum ve insanların derdiyle yaşamak istiyorum. Onlardan kazanıyorum ekmeğimi, ama onların derdini paylaşmak istiyorum. Şarkılarımı dinleyenler de bunu görüyorlar zaten”

Peki yaptığı müziği nasıl nitelendiriyor Usmonova ve onun dinleyicileri kimler? İşte yanıtı: “Ben pop demiyorum yaptığım müziğe, melodik olarak üniversal bir müzik yapıyorum. Benim dinleyicilerim 25-30 yaşındaki insanlar. Hayatın zorluklarını tanıyanlar. Derdi olanlar dinliyor beni.”

Hakikat ve iyi müzik

Özbek müziğine pek vakıf değiliz doğal olarak. Dolayısıyla Usmonova’nın geleneksel Özbek müziğinden ne kadar yararlandığını bilmiyoruz. Bu soruyu cevaplamak için çok gerilere, çocukluk günlerine, içine doğduğu müzik dünyasına dönüyor Usmonova: “Ben halk müziği ile büyüdüm, sokakta söylenen şarkılarla… sizde darbuka deniyor, bizde dayra var, dört beş kadın bir araya gelince dayra çalıp şarkı söylerlerdi, onları dinleyerek işçi mahallesinde büyüdüm. O kadınlar çok eski şarkılar söylerlerdi. Konservatuarda ise batı müziği okudum. Sonra kendi şarkılarımı yapmaya başlayınca hem eski Özbek müziğinden hem de batı müziğinden yararlandım. Kendimce bir sentez yaptım.”

İnsanların derdini kendisinin bilen ve bunu şarkılarında dile getiren Usmonova, an gelmiş şarkı söylemekle yetinmemiş, bir de aktif politika yapmış. Bir dönem milletvekiliği de yapan sanatçı, bu süreci şöyle anlatıyor: “Benim şarkılarımda hakikat var, siyasetçiler kendilerini buldular bu şarkılarda. Ne şarkılarımda ne hayatımda yalan oldu. Doğru söylediğim için başım çok belaya girdi, ama artık Orta Asya’da ve Avrupa’da alıştılar bana. Önce deli diyorlardı, şimdi, ‘Allah bize bunu sadece şarkıcı olarak değil, insanların gözlerini açmak için verdi’ diyorlar. Hakikat tatlı olmaz ki. Politikacılar dünyanın her yerinde aynı. Bugün söylediklerini yarın unuturlar. Bir dönem milletvekili oldum, baktım bana göre değil. Ben yalan söyleyemem ki halkıma.”

Şarkılarında da hakikatin peşinde olduğunu ifade eden Usmonova, ancak iyi müzik ve hakikatı bir araya getiren şarkıların kalıcı olabildiğini de ekliyor sözlerine.

‘İyi geceler İstanbul’

Söz dönüp dolaşıp Usmonova’nın Türkiye’de söylenen şarkılarına geliyor. Biraz kırgın Usmonova, “Keşke bir telefon etselerdi, teşekkür etselerdi. Böyle bir jest yapsalardı gurur duyardım ancak” diyerek bir nezaketsizlikle karşılaştığını söyleyip kapatıyor konuyu.

Yeni projelerinden de söz ediyor sanatçı. Yakın zamanda çekilecek bir belgesel filmde “Şah ve Dilenci” adlı şarkısı söylenecek. Viyana’da 600 yıllık bir çocuk korosu tarafından yorumlanacak şarkı. Filmin çekimlerine katılmak üzere Viyana’ya davet edildiğini söyleyen sanatçıyı asıl heyecanlandıran ise filmden elde edilecek gelirin kimsesiz çocuklara verilecek olması. Kendisi de telif haklarını kimsesiz çocuklara bağışlamış zaten.

“Şah ve Dilenci” Usmonova’nın hayata bakış açısını sergileyen şarkılardan. “Ağır şarkı” dediği “Şah ve Dilenci”yi çocuklardan dinleyince ağladığını söyleyen Usmonova, “bundan daha değerli ne olabilir” diye soruyor.

90’lı yıllardan beri İstanbul’a gidip gelen Usmonova’yı İstanbul çok etkilemiş. “Dünyada çok yere gittim, Amsterdam’da yaşadım, ama İstanbul çok farklı. Kaybedenler İstanbul’a gelsin. Batı var, şark var, ilahi var, Budist var… İstanbul büyük bir dünya” diyerek dile getiriyor İstanbul’la ilgili düşüncelerini. Öyle etkilenmiş ki bu kentten, “İyi Geceler İstanbul” adlı bir şarkı yaptığını söylüyor sanatçı. Sonraki albümde bu şarkıyı okumak da istiyormuş.

“İnadım” popüler çizgilere sahip

Şans Müzik etiketiyle çıkan “İnadım” albümünde Yulduz Usmonova’nın on şarkısı yer alıyor. Albümde Kadir Doğan’ın etkisi çok belirgin. Fırat Özbayram ile aranjörlük görevini üstlenmenin yanı sıra, hem müzik yönetmenliği hem de düzenlemeleri yapmış. Albümde yer alan şarkılar, Yulduz Usmonova’nın daha önce çıkan albümlerinden derlenmiş sevilen şarkıları. Bu şarkıları daha önce bir şekilde dinleyen ancak Özbekçe bilmeyenler, “İnadım” sayesinde sevdikleri melodilerin sözlerini anlama olanağı da bulabilecekler.

Ama bir tek şarkıların sözleri değil Türkçe’ye çevrilen. Albümün alt yapısını hazırlayanlar, şarkıları Türkiye müzik piyasasına uyarlamışlar. Usmonova’nın pop-folk tarzı neredeyse tamamen değişmiş, arabesk ve fantazi müzik unsurları eklenerek piyasa işi bir pop albüm çıkmış ortaya. Hele albüme adını veren “İnadım” şarkısı son yılların popüler değimiyle tam bir ‘yaz şarkısı’ olmayı hedefliyor sanki. Öte yandan Usmonova’nın iddialı şarkı sözleri ve güçlü sesi, “İnadım” albümünün değerini artırmaya yetiyor.

“Ben pop demiyorum yaptığım müziğe, melodik olarak üniversal bir müzik yapıyorum. Benim dinleyicilerim 25-30 yaşındaki insanlar. Hayatın zorluklarını tanıyanlar, derdi olanlar dinliyor beni.”

Yulduz Usmanova’yla yapılan bu söyleşi, Tetra İletişim tarafından, Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği (MESAM) için üretilen “Mesam Vizyon” dergisinin 10. sayısında (Temmuz – Ağustos 2008) yer aldı. Vecdi Erbay tarafından gerçekleştirilen söyleşinin fotoğraflarını Teoman Gürzihin çekti. Sayfa tasarımı ve uygulaması Didem İncesağır ve Orçun Peköz tarafından yapıldı.